22 Kasım 2012 Perşembe

Ol-mak ya da DAVRAN-mak, Mesele Biraz Bilinçaltında :)

Bir önceki yazımızda anlattığım örnek biraz havada kalmış galiba. Daha güzel bir örnekle açıklayalım o zaman.

Şimdi bir kişi OL-mak ya da öyle bir kişiymiş gibi DAVRAN-mak arasında dağlar kadar fark vardır. Diyelim ki siz, "hayır diyemeyen bir kişisiniz". Bir türlü "hayır" diyemiyorsunuz, kendinize öncelik veremiyorsunuz. Artık bu sizi rahatsız etmeye başladı, hatta canınıza tak etti. Siz artık değişmek istiyorsunuz. "Hayır" diyebilen bir insan olmak istiyorsunuz. Diyin o zaman! Sizi engelleyen ne :)

Cevap doğru, her zamanki gibi bilinçaltı kodlarınız :)

Dolayısıyla, eğer ki siz "hayır" diyebilen bir insanın iç rahatlığına kavuşana kadar, bu şekilde davranırsanız, yani "hayır" demeye başlarsanız kendiniz huzursuz olacaksınız. Bir süre sonra da böyle davranmaktan vazgeçeceksiniz zaten. Olay da bu işte. OL-madığınız bir insan gibi DAVRAN-mak.

O halde, önce OL-mak lazım, di mi? Önce, "hayır" diyen bir insan gibi hissetmek. Önce o OL-mak, sonra da uygulamaya geçmek.

İnsan, OL-madığı biri gibi davranamaz, sadece rol yapar. Belki herkesi kandırabilir ama kendini kandıramaz. İç huzursuzluk artar. İçinden gelmez çünkü, içinde bir şeyler ona engel olur. Kendiyle mücadele haline girer. Doğal hali değildir. Sürekli tetikte olması gerekir.

O zaman n'apıyoruz? Önce, bilinçaltımızı hazırlıyoruz. Onu kendi tarafımızda yer almaya ikna edersek, akışta bize destek oluyor, yoksa köstek. Ve eğer onun gönlü olmazsa da, her zamanki gibi kazanan o oluyor. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Size verdiğim Güç Duruşu egzersizi de bilinçaltı seviyesinde bir çalışma. Bilinçaltınızı hazırlama amaçlı.

Hep dediğimiz gibi, bilinçaltımız bizim sadık bir hizmetkarımız aslında, yeter ki bunun farkında olalım.

sevgiler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler