"Hastalık" deyince insanın aklına ilaç, doktor, hastane geliyor. Sanki çaresizliği çağrıştırıyor.
Halbuki, virüsler, mikroplar her an her yerde, onlarla birlikte yaşıyoruz. Ama aynı ortamda bile birimiz hasta olurken, diğerimiz turp gibi sağlam çıkarabiliyoruz kışı.
Vücudumuzda her gün 200-300 tane kanserli hücre oluşuyor. Ama hepimiz kanseri deneyimlemiyoruz.
Peki fark nerde? Fark, bağışıklık sistemimizde...Ne zaman zayıflarsa o zaman denge bedenimizin aleyhinep işlemeye başlıyor.
Peki bağışıklık sistemimizi kim zayıflatıyor? Onlar mı? Yoksa kendimiz mi? Sizce :)
O yüzden, diyorum ki, bunlar "geçici deneyim"lerdir. Siz de iyileşmek için dışa bağımlı değilsiniz. Bunu içsel gücünüzü kale gibi sağlamlaştırarak yapabiliriz.
Ama, ne diyoruz? Önce kendini, duygularını kabul, kendinle yüzleşme, kendini affetme, kendine merhamet ve şefkat...Bilinçaltınıza ne ekerseniz, onu biçersiniz. Kendinizi yaşamaya layık görmezseniz, o da bedeninizi yok etmeye başlar. Siz, bu dünyaya geldiğinize, hala özgür iradenizle hareket ettiğinize göre en iyiye layıksınız ki buraya gelmeye hak kazandınız. Lütfen, kendinize haksızlık etmeyin ve kendinize iyi davranın.
Size ufak da olsa bu yazılarımla destek olmaya çalışıyorum. Ama herşey sizde biter, içinizde...
sevgiler :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
- anılarım (1)
- anlamlar (1)
- beslenme (1)
- blog hakkında (7)
- duygular (2)
- duygularımız (1)
- haber (2)
- hedefler (16)
- hikaye (1)
- hikayeler (3)
- idoller (8)
- ilişkiler (23)
- karikatür (2)
- kızımın hikayeleri (1)
- kişisel (158)
- kitap (2)
- kitaplar (2)
- kutlama (1)
- Mesnevi (2)
- Mevlana (1)
- oyunlar (4)
- öykü (3)
- özlü sözler (22)
- para (15)
- projem (1)
- resim (1)
- sunum (2)
- şifa (7)
- trafik (1)
- yaşam koçluğu (1)
- yoga (1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder