Ortada rahatsız olduğunuz bir durum var diyelim. Öncelikle:
1. Siz kendinizi ifade edene kadar karşı tarafın hiçbir yükümlüğü yoktur.
2. Rahatsız olan siz olduğunuza göre de "sorun sizin sorununuzdur".
"ama sorunu çıkaran o, kaynağı o" demeyin.
3. E, siz bu şekilde bir davranışa izin vermişsiniz demektir, o da bu izni kullanıyor demektir.
O zaman napıcaksınız? Artık, size böyle davranılmasına izin vermeyen bir kişi olmak istiyorsanız:
1. Bu rahatsızlığınızı ona ifade edeceksiniz. Eğer ifade edemiyorsanız, bilinçaltında sizi engelleyen bir şey vardır. Genelde bayanlar, yine ilkel zamanlardan gelen bir kodla, çatışmaya girmekten kaçınırlar, kendilerini bastırmak yoluna giderler.
2. Ve bu sorununuz için ondan yardım isteyecek, uzlaşmaya çalışacaksınız. Burda, dikkat edin, onu değiştirmeye çalışmıyoruz.
Kabul eder, uzlaşırsa ne alâ. Ama etmez, kayda bile almazsa, önümüze yine 2 seçenek çıkıyor:
1. Ya ultimatom çekip, bir yaptırım uygulayacaksınız ki sizin artık 'eski siz' olmadığınızı anlayacak,
2. Ya da aynen eski şekilde devam edeceksiniz, arada yine rahatsız olup, patlayacaksınız, döngü şeklinde devam edeceksiniz.
Aslında son bir seçenek daha var, tamamen değişip artık umursamayan biri olacaksınız.
Seçenekler bol. Daha da çıkarırız aslında ama önce şunu tespit etmek önemli: Sorun kimin sorunu?
sevgiler :)
1 Ağustos 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
- anılarım (1)
- anlamlar (1)
- beslenme (1)
- blog hakkında (7)
- duygular (2)
- duygularımız (1)
- haber (2)
- hedefler (16)
- hikaye (1)
- hikayeler (3)
- idoller (8)
- ilişkiler (23)
- karikatür (2)
- kızımın hikayeleri (1)
- kişisel (158)
- kitap (2)
- kitaplar (2)
- kutlama (1)
- Mesnevi (2)
- Mevlana (1)
- oyunlar (4)
- öykü (3)
- özlü sözler (22)
- para (15)
- projem (1)
- resim (1)
- sunum (2)
- şifa (7)
- trafik (1)
- yaşam koçluğu (1)
- yoga (1)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder