20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kızımın Oyuncak Köpeği

Bugün bonbon çıktı ortaya. Kızımın oyuncak köpeği. Hikayesi de çok ilginçtir.

Geçen senelerde altının birdenbire fırladığı bir zaman dilimi vardı ya işte o sıralarda ben de iş için İskenderun'a gitmiştim(işimin altınla alakası yok :) ). Bizimki de o zaman 3.5-4 yaşlarında. Ee, uzak yere yatılı gidiyorsun, çocuğa bir hediye götüreyim dedim, özledim de, o da beni özlemiştir, dönüşte sevinsin. Zorla, bir tane oyuncakçı buldum. Ne alayım, ne alayım? Kararsızım. Neyse, iki seçeneğe indirdim: iki tane oyuncak köpek. Birini yanında yürütüyorsun, diğeri de el şıplatınca hareket ediyor. İkincisi daha sevimli geldi. Oyuncakçı, içerdeki bir müşteri bayan el çırpıp duruyoruz. Her defasında farklı bir hareket yapıyor. Oturuyor, takla atıyor, falan, ama çok hoş, biz oynayıp duruyoruz. 7 fonksiyonlu. Ee, ben de güzel bir hediye aldım diye iyice eminim artık.

Neyse, döndüm eve. Hediyemi çıkardım, verdim. Bizimki ciddidir, pek duygularını belli etmez. Aldı, baktı. Memnun gibi...Sonra bana döndü ve gayet şaşkın(ben bu köpekle n'apıcam der gibi) ama bir o kadar da ciddi:
-Annesi, altın çok değerliymiş, niye altın almadın :)

Aynen, böyle... :) Ben köpekcikle bakışakaldım :)

Napıyım çocuğum senin annen de böyle, oyuncak alıyo sana :)

Devamı şöyle gelişti. Ben tabi, artık böyle şeylere aşina olduğum için bozuntuya vermedim. Dedim, "senin altınların bankada." Arada köpeğin fonksiyonlarını anlatmaya da çalışıyorum. O oynamasa ben oynıycam nerdeyse. Ama çocuk yemiyor.

Neyse, ertesi gün oldu, işteyim. Telefonda konuşuyoruz. "annesi bana altınlarımı getir" :)

Akşam daha kapıyı açar açmaz, "annesi altınımı getirdin mi?". Ben içimden "merhabaaaa, hoşbulduuuukkk, canım kızım" gibi sevgi sözcükleri.... :) Daha içeri adımımızı atmadan kapıda, bir çeyrek altını taktık yakasına, biz takarken bir baktı altına, biraz "bu buymuş altın" bakışı, ama bozuntuya da vermedi hiç.

Herhalde o zamanlar yanında "altın çok değerlendi" felan diye konuşulunca, çocuk da bişiy sandı altını. Artık nasıl bir şey canlandırmıştı gözünde bilmiyorum ama altının kendisiyle tanıştıktan sonra bir daha da adını anmadı zaten :)

Köpeği de sevdi, adını bonbon koydu. Bu sabah çıkarmış yeniden ortaya, babasına pil taktırıyordu yavru kuşum. Benim de aklıma geldi bu hikaye. Yazayım dedim...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler