Sözlerime 30-Ağustos Zafer Bayramımızı kutlayarak başlamak istiyorum. Bizim için savaşan, hayatlarını feda eden atalarımıza minnet duyuyoruz. Biz bu vatanı onlardan emanet aldık, çocuklarımıza teslim edeceğiz.
O zaman kendi ağzından itirafını okuyalım: “Bu engin bilgi ve görüşlerimi, Tarih bilgime borçluyum. Tarihi bu denli okumasaydım, bilemeseydim, ülkemizi bekleyen tehlikeleri önceden görebilir miydim?”
Sadece normal bir insandı. Ama kendisine verilen nimeti(beyin ve beden kapasitesini) kullandı. Ben de okudukça bunu daha iyi anlıyorum. Bizler epey bir tembellik yapıyoruz. Gerçekten tarihi çok seviyor ve yerli-yabancı her türlü kaynağı 36 saat-48 saat, yemeden-içmeden-uyumadan okuyordu. Türk Tarihi çalışmaları, Türk Dili çalışmaları hep bir bilgi birikimiydi. Latin harfleri de zaten ÖnTürk'lere dayanmıyor muydu?
Sonuç olarak, benim çıkardığım özet şu: Hiç bir başarı tesadüfe, şansa, mucizelere bağlı değildir. Çalışmak, okumak, bilgiyi arttırtmak, aynı zamanda kendini de yenilemek gerekir. Eğer bunları yapmadan bir şeylerin olması için dua ediyorsak, Hz. Muhammed'in çok güzel bir cevabıyla karşılaşırız: "Allah ihtiyaçsız kalmak isteyeni ihtiyaçsız bırakır!"
Malesef bugün Ortadoğu'da olan durum da budur. Habire dua edelim, diyip duruyorlar. Halbuki Allah, sana yapabileceklerini gösteriyor, bir ülkenin ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor, bak Amerika'ya işte, onun senden benden farkı yok, aynı aklı, aynı kapasiteyi vermiş hepimize. Bir taraf çalışıyor, diğer taraf kuru dua ediyorsa, Allah daha ne yapsın? Hz. Muhammedi göndermiş, onun gibi olun demiş. Yıllar geçmiş, ecnebi iyice ilerlemiş, senin varlığını tehdit etmeye başlamış. Atatürk gibi bir örnek göndermiş, o da sana haritayı vermiş. Ee, daha Allah ne yapsın? Senin dualarına karşılığı veriyor zaten. Sen almak istemiyorsun. İlla ki her ecnebinin başına gökten yıldırım düşmesini bekliyorsun. Bıçak kemiğe dayanınca savaşırım diyosun da önceden örneklere bakıp tedbir almıyorsun.
Onun için Ortadoğu'da öldürülen o masum küçük bedenlerin tek suçlusu katilleri değil, geri kalmışlığı-cehaleti tercih eden, yavrularını katillere açık hedef haline getiren, düşmana karşı hiçbir caydırıcı gücü kazanmak için çalışmayan ve korunmaları için emanet edildikleri ana babaları da en az öldürenler kadar suçlu!
Ve, artık gözümüzün önünde bu karmaşalar yaşanırken, sıra bize de gelecek diye beklerken, elimizde de zaten Ata'nın emaneti, işe yararlılıığı kanıtlanmış bir yol varken, bunu çok iyi okumalı ve uygulamalıyız. Bunu kendi çocuklarımıza borçluyuz. Yoksa sonumuz, sonları, bu kuşak olmasa bile, mazallah nasıl olur, biliyoruz artık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder