Son zamanlarda ülkemizin gündemi Gezi Parkı eylemleri ya bizim de aklımıza bir anımız geldi.
Yıl 1995. ODTÜ'ye başlamışız, o zamanki rektörümüzün deyişiyle "civcivleriz" (ki ben bu lafın hakkını bu hikayeyle vermiş oluyorum).
Ayrıca, anamız babamız sıkı sıkı tembihlemiş, sakın hiçbir şeye karışma diye.
Bir gün ders arasında arkadaşımın sınıfına gidiyorum. Sınıftan birisi "dergi çıkaracağız, anket yapıyoruz, siz de sınıfınızda dağıtır mısınız" diyor. Ben de "tabi ki" diyorum, ODTÜ'deyiz, ilim-bilim dergisi çıkaracağız (diye düşünüyorum, ama meğersem siyasal içerikli bir dergi çıkarmak istiyorlarmış, kötülemek için yazmıyorum, öğrenci de düşünüp, olanı biteni yorumlayabilir sonuçta, ama benim algım farklı yerde). Ben bu gazla sınıfıma gidiyorum, dağıtıyorum anket kağıtlarını. Hoca, geliyor sınıfa, "kim dağıttı bunları?" diyor, "ben" diyorum gururla. İşin ilginç tarafı da benden başka kimse ilgilenmiyor (çünkü herkes anlamış mevzuyu).
Ben hevesle dolduruyorum anketi. Sorular da şöyle:
-Dergide ne olarak görev yapmak istersiniz?
Cevap: Sayfa düzenleyicisi :) (hemen bana vermezler bu görevi diye de düşünüyorum, ama maksat şansımızı denemek)
-Dergide hangi konular işlensin istersiniz?
Bomba Cevap geliyor: Her hafta bir hayvan tanıtılsın.... :)))) (herhalde, bu cevabı okuduklarında çok gülmüşlerdir, çünkü ben şu anda kendime çok gülüyorum :)))
sevgiler
Not: Akşam eve gidip de başımızdan geçenleri babamıza anlatana kadar da uyanmıyoruz :)))