27 Temmuz 2013 Cumartesi

Olumsuzluk Mu Dediniz?

Bir şeyler okumam lazım. Uzun zamandır sadece CD(kişisel gelişim cd'leri) dinliyorum. Gözümden uyku akıyor ama okumam lazım. İşte şimdi elime bir kitap aldım, açtım bir sayfa ve çok güzel bir hikaye daha. Liderlerin en kötü gözüken koşulları bile nasıl değerlendirdikleriyle ilgili:

"IBM'in kurucusu Tom Watson'ın yardımcılarından biri, şirkete 10 milyon dolara mal olan korkunç bir hata yapar. Watson'ın bürosuna çağrıldığında 'Sanırım istifa etmemi istiyorsunuz' der. Watson yardımcısına bakarak:'Şaka mı yapıyorsun! Sadece eğitimin için 10 milyon dolar harcadık!' cevabını verir."
Antony Robbins-Sınırsız Güç

Bazen uykusuz kalmaya değiyor :) 

sevgiler



23 Temmuz 2013 Salı

Alkali Beslenme

Olumsuz duygularımızın tek kaynağı düşüncelerimiz değildir, fizyolojik durumumuz da buna etkendir. Yediklerimiz, içtiklerimiz vücudumuzun dengesini bozarsa, bizim de enerjimiz düşer, içimizden bir şey yapmak gelmez. Özellikle asitli beslenmede vücut çaresiz kalır. Bu kadar toksik maddeyi dışarı atmaya çalışır, atamadıklarını yağ hücrelerinin içinde biriktirir. Metabolizma yavaşlar, halsizlik, yorgunluk oluşur.

Şöyle düşünün: Hani nasıl cildimizin bir ph'ı var ya aynı şey vücudumuz için de geçerlidir ve bu da alkalidir(ph 7'den fazla). Hücre içinde ve hücreler arası taşıma işlemi tuz dediğimiz elektrolitler aracılığı ile olur. Yetersiz elektrolit, vücudun varolanı tüketmesine sebep olur. Bu sebeple özellikle ph'ı 8 ve üzeri olan su içmek gerekir. Daha az olursa vücuttan tüketim olmaktadır.

İşte eğer biz bu dengeyi sağlayamazsak vücudumuz asidik tarafa kayar ve sinir-stres üretimi de artar. O yüzden beslenme alışkanlığımızı "alkali" yönüne kaydırmamız gerekir. Bu gruptaki yiyeceklerin hiç biri damak zevkinize uymuyorsa suyunuzun ph'ını 8 ve üzeri tutun, öğün aralarında limonlu su için(limon asitli ama vücudu alkali yapmaktadır). Bir şekilde dengeyi bulun. Genelde tavsiye edilen tabağınızın %80'i alkali, %20'si de asidik olsun.

Bir de ilk kuralımız şu:

-Yiyeceklere duygusal anlam yüklemiyoruz, yemek bazen sadece yemektir :)

Bu şekilde deneyin, vücudunuz rahatlayacak, siz de rahatlayacaksınız.

Ayrıca, kilo vermeye de yardımcı. Stres genelde mideye vurduğu için insanda yeme ihtiyacı oluşuyor. Vücut alkaliye yaklaştıkça stres de azalıyor, yemek yeme ihtiyacı da dolayısıyla azalıyor.

Bu arada, ben yaşam tarzımı bu yöne kaydırmaya başladım. Özellikle ph'ı 8.2'lik suyla ve limonlu suyla destekliyorum. Bazı tespitlerim oldu. Mesela domates sağlıklı olmasına sağlıklı ama asidik olduğu için biraz fazla yersem beni rahatsız ediyormuş, azalttım vs. Gerçekten faydasını gördüm bu yöntemin. Tavsiye ediyorum.


sevgiler :)








Ramazan'da Güzel Bir Hikaye

Ashaptan birinin durumu çok bozulur. Bu arada karısı ona: “Resulullah (s.a.v)’ın yanına varıp bir şey istesen” der. Bunun üzerine o adam da bir şey istemek için Hz. Peygamber’in yanına gider. Hazret’in yanına vardığında Hz. Resulullah (s.a.v) onu görür görmez şöyle buyurur:

“Kim bizden bir şey isterse veririz, kim de ihtiyaçsız olmaya çalışırsa, Allah onu ihtiyaçsız kılar.”

Adamcağız Hz. Resulullah (s.a.v)’ın bu sözünü duyunca, kendisinden başkasının kastedilmediğini anlar ve bir şey istemeden huzurlarından ayrılır. Evine gelip durumu karısına anlatır. Ama ihtiyaç onu zorlar ve ikinci kez Hz. Resulullah’ın huzuruna varır. Fakat Hazret’in yine aynı şeyi buyurduğunu görür ve bu olay üç defa tekrarlanır.

Bunun üzerine komşusundan bir balta emanet alıp çöle çıkar, bir miktar odun toplayıp pazara getirir ve odunlarını bir buçuk kilo arpaya satar. Elde ettiği arpayı ekmek yaparak ailesiyle birlikte yerler.

Ertesi sabah daha fazla odun getirir ve yılmadan bu işine devam eder. İlk önce bir balta satın alır. Daha sonra elde ettiği kazançtan iki genç deve ve bir köle alır. Böylece durumu düzelip zenginleşir.

Daha sonra Hz. Resulullah’ın yanına giderek başından geçen macerayı Hazret’e anlatır. Hz. Resulullah (s.a.v) onun sözünü dinledikten sonra ona:

“Demedim mi kim, bizden bir şey isterse ona veririz, kim de ihtiyaçsız olmaya çalışırsa, Allah onu ihtiyaçsız kılar?!” buyururlar.


17 Temmuz 2013 Çarşamba

Olumsuz Duygularımız

Olumsuz duygularımız, aslında olgunlaşabilmemiz, değişmemiz için sinyal veren duygulardır. Bilinçaltımızın iletişim dilidir. 

Mesela, hayal kırıklığı beklentilerimizin yüksek/farklı olduğu sinyalini verirken, pişmanlık, kendi kurallarımızı yıktığımızı anlatmak ister.

Olumsuz duygularımızı lehimize çevirmek için birinci adım, onları hissetmek ama onlarla bütünleşmemektir. Amacımız, bir adım geri çekilip onları izleyebilmektir. 

Bunun için şunu yapabilirsiniz. Bir hafta boyunca, kendinizi ne zaman olumsuz hissederseniz kenara 1TL koyun, 5 dakika sonra hala olumsuzsanız yine 1TL. Bu şekilde odağınız kayacak, gözlemci duruma geçmiş olacaksınız. 

Bir hafta sonunda da, o biriken paraları ihtiyacı olan birisine bağışlıyorsunuz. İlk adımımız bu kadar...

sevgiler :)

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Üniversite Anımız

Son zamanlarda ülkemizin gündemi Gezi Parkı eylemleri ya bizim de aklımıza bir anımız geldi.

Yıl 1995. ODTÜ'ye başlamışız, o zamanki rektörümüzün deyişiyle "civcivleriz" (ki ben bu lafın hakkını bu hikayeyle vermiş oluyorum).
Ayrıca, anamız babamız sıkı sıkı tembihlemiş, sakın hiçbir şeye karışma diye.

Bir gün ders arasında arkadaşımın sınıfına gidiyorum. Sınıftan birisi "dergi çıkaracağız, anket yapıyoruz, siz de sınıfınızda dağıtır mısınız" diyor. Ben de "tabi ki" diyorum, ODTÜ'deyiz, ilim-bilim dergisi çıkaracağız (diye düşünüyorum, ama meğersem siyasal içerikli bir dergi çıkarmak istiyorlarmış, kötülemek için yazmıyorum, öğrenci de düşünüp, olanı biteni yorumlayabilir sonuçta, ama benim algım farklı yerde). Ben bu gazla sınıfıma gidiyorum, dağıtıyorum anket kağıtlarını. Hoca, geliyor sınıfa, "kim dağıttı bunları?" diyor, "ben" diyorum gururla. İşin ilginç tarafı da benden başka kimse ilgilenmiyor (çünkü herkes anlamış mevzuyu).

Ben hevesle dolduruyorum anketi. Sorular da şöyle:
-Dergide ne olarak görev yapmak istersiniz?
Cevap: Sayfa düzenleyicisi :) (hemen bana vermezler bu görevi diye de düşünüyorum, ama maksat şansımızı denemek)

-Dergide hangi konular işlensin istersiniz?
Bomba Cevap geliyor: Her hafta bir hayvan tanıtılsın.... :)))) (herhalde, bu cevabı okuduklarında çok gülmüşlerdir, çünkü ben şu anda kendime çok gülüyorum :)))


sevgiler

Not: Akşam eve gidip de başımızdan geçenleri babamıza anlatana kadar da uyanmıyoruz :)))




Etiketler