30 Ağustos 2013 Cuma

30 Ağustos'tan Ortadoğu'ya

Sözlerime 30-Ağustos Zafer Bayramımızı kutlayarak başlamak istiyorum. Bizim için savaşan, hayatlarını feda eden atalarımıza minnet duyuyoruz. Biz bu vatanı onlardan emanet aldık, çocuklarımıza teslim edeceğiz. 

Bugünü Ata'sız anmak mümkün müdür? Olağanüstü müydü, doğaüstü güçleri mi vardı, her şey içgüdüsel miydi? Örneğin, "Anadolu 7bin yıllık Türk toprağıdır" derken (ve bunlar arkeolojik çalışmalarla bir bir ortaya çıkarken) hep hislerine dayanarak mı konuşuyordu. 

O zaman kendi ağzından itirafını okuyalım:  “Bu engin bilgi ve görüşlerimi, Tarih bilgime borçluyum. Tarihi bu denli okumasaydım, bilemeseydim, ülkemizi bekleyen tehlikeleri önceden görebilir miydim?”

Sadece normal bir insandı. Ama kendisine verilen nimeti(beyin ve beden kapasitesini) kullandı. Ben de okudukça bunu daha iyi anlıyorum. Bizler epey bir tembellik yapıyoruz. Gerçekten tarihi çok seviyor ve yerli-yabancı her türlü kaynağı 36 saat-48 saat, yemeden-içmeden-uyumadan okuyordu. Türk Tarihi çalışmaları, Türk Dili çalışmaları hep bir bilgi birikimiydi. Latin harfleri de zaten ÖnTürk'lere dayanmıyor muydu?

Sonuç olarak, benim çıkardığım özet şu: Hiç bir başarı tesadüfe, şansa, mucizelere bağlı değildir. Çalışmak, okumak, bilgiyi arttırtmak, aynı zamanda kendini de yenilemek gerekir. Eğer bunları yapmadan bir şeylerin olması için dua ediyorsak, Hz. Muhammed'in çok güzel bir cevabıyla karşılaşırız: "Allah ihtiyaçsız kalmak isteyeni ihtiyaçsız bırakır!"

Malesef bugün Ortadoğu'da olan durum da budur. Habire dua edelim, diyip duruyorlar. Halbuki Allah, sana yapabileceklerini gösteriyor, bir ülkenin ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor, bak Amerika'ya işte, onun senden benden farkı yok, aynı aklı, aynı kapasiteyi vermiş hepimize. Bir taraf çalışıyor, diğer taraf kuru dua ediyorsa, Allah daha ne yapsın? Hz. Muhammedi göndermiş, onun gibi olun demiş. Yıllar geçmiş, ecnebi iyice ilerlemiş, senin varlığını tehdit etmeye başlamış. Atatürk gibi bir örnek göndermiş, o da sana haritayı vermiş. Ee, daha Allah ne yapsın? Senin dualarına karşılığı veriyor zaten. Sen almak istemiyorsun. İlla ki her ecnebinin başına gökten yıldırım düşmesini bekliyorsun. Bıçak kemiğe dayanınca savaşırım diyosun da önceden örneklere bakıp tedbir almıyorsun.

Onun için Ortadoğu'da öldürülen o masum küçük bedenlerin tek suçlusu katilleri değil, geri kalmışlığı-cehaleti tercih eden, yavrularını katillere açık hedef  haline getiren, düşmana karşı hiçbir caydırıcı gücü kazanmak için çalışmayan ve korunmaları için emanet edildikleri ana babaları da en az öldürenler kadar suçlu!

Ve, artık gözümüzün önünde bu karmaşalar yaşanırken, sıra bize de gelecek diye beklerken, elimizde de zaten Ata'nın emaneti, işe yararlılıığı kanıtlanmış bir yol varken, bunu çok iyi okumalı ve uygulamalıyız. Bunu kendi çocuklarımıza borçluyuz. Yoksa sonumuz, sonları, bu kuşak olmasa bile, mazallah nasıl olur, biliyoruz artık!

29 Ağustos 2013 Perşembe

Sunum-Yer, Zaman Belli Oldu

Merhabalar,

Daha önce bireysel bir sunum yapacağımdan bahsetmiştim. Yer ve zaman belli oldu. Çocuklar hariç herkesin katılabileceği bir sunum. 

Gelmeyi düşünenler bana haber verirse sevinirim, ayarlamalarımı ona göre düzenlerim.

Yer: Midas Otel, Tunus Cad. Ankara
Zaman: 15.Eylül. 2013-Pazar, 10:15'de toplanır, çayımızı kahvemizi alır, 10:30'da başlarız
Süre: 2 saat ( arada bir kez çay-kahve molası veririz)
Konumuz: İki kısımdan oluşmakta.
İlk kısımda hayatımızın memnun olmadığımız taraflarını konuşacağız. Bunları nasıl düzeltebiliriz, işleri nasıl yoluna koyabiliriz? 
İkinci kısımda, olumsuz duygularımızı işleyeceğiz. Bu duygularımız bize ne anlatmak ister? Bunları kullanarak istediklerimize nasıl ulaşabiliriz, yaşam kalitemizi nasıl arttırabiliriz? 

Beklerim, sevgiler :)



8 Ağustos 2013 Perşembe

İyi Bayramlar :)

Vakti zamanında çok zengin ama bir o kadar da cimri bir adam varmış. Bir gün köyün meydanında fakirliği her halinden belli birisi: "beyim bir limonata parası versene" demiş. Bizimki kızmış:"madem paran yok, git şu çeşmeden su içsene be adam" demiş. Fakir adam, "beyim zaten sabahtan beri su içiyorum, midem yapıştı" diyince, bir de etraftakiler artık bizimkine ayıplayarak bakınca mecbur vermiş parayı. Fakir adam da gitmiş, kana kana içmiş limonatasını.
Bizim zengin, o gece bir rüya görmüş.  Rüyasında cennette, muhteşem bir yer. Ama bakmış etrafta kimse yok. "e hani" demiş, "kimse yok mu, hani yiyecekler içecekler". O sırada bir melek gelmiş yanına, "afedersiniz, hemen getiriyorum" demiş. Melek, bir süre sonra elinde bir tepsi, üstünde de bir limonatayla gelmiş yanına. "bu ne?" demiş adam, "hani cennette her şeyden bol bol vardı, getire getire bir limonata mı getirdiniz!" Melek sakin sakin cevap vermiş, " kusura bakmayın efendim, ama dünyadan sadece bunu gönderdiler".
İyi bayramlar :)

sevgiler


4 Ağustos 2013 Pazar

Eylül Ayında Sunum

14 eylül cumartesi günü, Allah kısmet ederse, bir sunum yapmayı planlıyorum. 10:30 gibi başlayıp 1,5 saat kadar sürecek. Konumuz da özetle "duygularımızın kontrolü, istediğimiz ruhsal duruma istediğimiz anda girebilmek, olumsuz duygularımızı lehimize kullanmak" şeklinde olacak. İkramlar da güzel olacak :) Daha detaylı bilgiyi sonradan vereceğim, şimdilik ön bilgilendirme...

sevgiler

Etiketler