5 Mart 2014 Çarşamba

Kaza-Kader

Hayatta her şey başımıza gelebilir, kaza deriz buna. Ama bunu iyi ya da kötü olarak anlamlandıran bizlerizdir. Bu yorumumuzla da kaderimizi çizeriz.

Mesnevi'den güzel bir bölüm:

Âdem Aleyhisselâm’ın “Rabbenâ zalemnâ“ diye hatayı kendisine isnadetmesi, İblîs’in “Bimâ agveyteni“ diyerek suçu Allah’a yüklemesi

1480. Hak’kın yaptıklarını da gör, bizim yaptıklarımızı da. Her ikisini de gör ve bizim yaptığımız işler olduğunu bil, zaten bu meydanda.
Ortada halkın yaptığı işler yoksa, her şeyi Hak yapıyorsa, şu halde kimseye “bunu niye böyle yaptın” deme!
Allah’nın yaratması, bizim yaptığımız işleri meydana getirmektedir. Bizim işlerimiz, Allah işinin eserleridir.
Söz söyleyen kimse, ya harfleri görür, yahut mânayı. Bir anda her ikisini birden nasıl görebilir?
İnsan, konuşurken mânayı düşünür, onu kastederse harflerden gafildir. Hiçbir göz, bir anda hem önünü, hem ardını göremez.

1485. Şunu iyice bil! Önünü gördüğün zaman ardını nasıl görebilirsin?
Madem ki can, harfi ve mânayı bir anda ihata edemez, nasıl olur da hem işi yapar, hem o iş yapma kudretini yaratır?
Ey oğul! Allah, her şeye muhittir. Bir işi yapması, o anda diğer bir işi yapmasına mâni olamaz.
Şeytan, “Bima agveytenî ” dedi; o alçak ifrit, kendi fi’lini gizledi.
Âdem ise “Zalemna enfüsena” dedi; bizim gibi Hak’kın fiilinden gafil degildi;

1490. Günah ettiği halde edebe riayet ederek Allah’ya isnad etmedi. Allah’nın halk ettigini gizledi.
O suçu kendine atfettiginden ihsana nail oldu.
Âdem, tövbe ettikten sonra Allah, “Ey Âdem! O suçu, o mihnetleri, seni de ben yaratmadım mı?”
O benim taktirim, benim kazam değil miydi; özür getirirken niye onu gizledin?” dedi.
Adem “Korktum, edebi terk etmedim” deyince Allah, “işte ben de onun için seni kayırdım” dedi.
Hürmet eden, hürmet görür. Şeker getiren badem şekerlemesi yer.

Etiketler